Belleğimde Bir Türk Aydını

İkinci sınıftan üçüncü sınıfa geçtiğim yaz, 17 Ağustos Depremi olmuştu. Depreme Kumla’da yakalanmıştık. O dönem İstanbul’da yaşıyorduk ve yazların belirli kısımlarını Kumla’da geçiriyorduk. Deprem de öyle bir gecede meydana gelmişti. Neyse ki herhangi bir kaybımız olmadı. Tabii, günlerce sokakta, parklarda, çay bahçelerinde sabahladık. Depremin etkisinin ne kadar süreceğini bilmediğimiz için İstanbul’a hemen dönmedik. Okullar açıldığında Kumla’daydık. O gün de büyük bir artçı olmuş, okullar açıldığı gün tatil edilmişti. Ama eninde sonunda evimize döndük.

O zamanlar sabahçılık ve öğlencilik vardı. 3. Sınıfın başında öğlenci olmuştuk. Öğleden sonra okula gidiyorduk. 12.00 gibi dersler başlıyor, 18.00 gibi çıkıyorduk. Kötü bir sistem. Tüm günümüz ziyan oluyordu.

Öyle bir gün, okula gitmek için hazırlanıyordum. Ev halkı ayaktaydı tabii. Saat 11.30 civarı. Televizyon da açıktı. Bir anda kanallar son dakika haberlere geçti. Kanalın habere geçtiği anı hiç unutmam. Yine bir yerde deprem oldu sanmıştım. Ama bu sefer haber başkaydı. Çocuk aklımızla, apartmanda kim Kürt, kim Alevi, kim hangi partiye oy veriyor bunu bilmezken, Uğur Mumcu’nun, Adnan Menderes’in isimlerini arada bir televizyonda duyan ben, o gün haberlerde, başka birinin öldürüldüğünü gördüm. Daha önce adını duymamış olduğum bu kişi, sonraki yıllarda kitaplarına sıkça başvurduğum birisiydi; Ahmet Taner Kışlalı…

Bundan 26 yıl önce, 21 Ekim 1999’da Cumhuriyet Gazetesi’nde köşe yazan Ahmet Taner Kışlalı, yazısını gazeteye faksladıktan sonra evinden çıkarak arabasına yönelir. Arabanın üzerindeki paketi aldığında büyük bir patlama olur. Ağır yaralı Kışlalı, kaldırıldığı hastanede, olaydan yaklaşık 2 saat sonra hayatını kaybeder.

Ahmet Taner Kışlalı, 1977 Genel Seçimleri’nde CHP’den İzmir Milletvekili olduktan sonra 5 Ocak 1978-12 Kasım 1979 tarihleri arasında Kültür Bakanı olarak görev yapmıştı.

Yayınlanmış pek çok kitabı olan Kışlalı’nın ilk önemli çalışması, 1968 yılında Fransızca yayımlanan ve daha sonra Türkçeye çevrilen “Forces Politiques dans la Turquie Moderne (Modern Türkiye’de Siyasi Güçler)” adlı kitabı. Bunu 1974’te “Öğrenci Ayaklanmaları” izledi. Akademik alandaki yetkinliğini gösteren temel eserleri arasında, defalarca baskı yapan “Siyaset Bilimi” (1987) ve “Siyasal Sistemler – Siyasal Çatışma ve Uzlaşma” (1991) bulunuyor. Köşe yazılarının derlemeleri de önemli bir yer tutar; özellikle Atatürkçülük, laiklik ve demokrasi konularına odaklandığı “Atatürk’e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği” (1993) ve “Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi” (1994) dikkat çeker. Kışlalı’nın diğer önemli çalışmaları arasında “Seçimsiz Demokrasi” (1995), “Bir Türk’ün Ölümü” (1997) ve katledilmesinden kısa bir süre önce yayımlanan, dönemin siyasi atmosferine eleştirel bir bakış açısı sunan “Ben Demokrat Değilim” (1999) yer alır.

“Atatürk’e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği” kitabını, Atatürkçü Düşünce Derneği Gemlik Şubesi’nin eski başkanlarından merhum Selim Şahin önermişti. İlk yayınlanmasının üzerinden 32 yıl geçen bu kitap, hâlâ güncelliğini koruyor. Öte yandan Siyaset Bilimi kitabı, satırların altını çize çize okuduğum bir kitaptır. Siyasal Sistemler de kütüphanemde yer alan bir diğer Kışlalı çalışması.

Kışlalı’nın bakış açısı, sonraki yıllarda gerek sosyal alanda gerek mesleki hayatımda bana rehberlik etti. Nihayetinde o da tıpkı Uğur Mumcu ya da diğer cinayete kurban giden Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve niceleri gibi aynı kaynaktan, Atatürk ilke ve devrimlerinden besleniyordu.

Siyasi cinayetlerle bu hayattan koparılmış olsalar da nesilleri besleyen sonsuz bir kaynak, aydınlanma ve çağdaşlaşmanın sembolü olarak varlıklarını sürdürüyorlar. Nurlarda uyusunlar. Yolumuzu aydınlatıyorlar.

Yorumlar

“Belleğimde Bir Türk Aydını” için 3 yanıt

  1. Erhan avatarı
    Erhan

    Sevgili Mustafa, seçtiğin konular çok güzel. Genel olarak anlatımın iyi. Az da olsa bazı cümlelerde anlam kopukluğu var. “Yazların belirli kısımlarını…”Yaz mevsiminin belli günlerini..”
    O zamanlar diye başlayan bölümde 1.tekil kişiyi kullanman daha yerinde olur. ” Ev halkı ayaktaydı tabi “Burda tabi sözcüğüne gerek yok. Bunlar sıradan hepimizin yaptığı hatalar, zamanla düzelir.
    Asıl konuya gelelim; olayların sonucunu anlatırken sebeplerini gündeme getirmelisin. Türkiye’de siyasi iktidarlar aydınları, bilim insanlarını hiçbir zaman sevmemis, çıkarlarına ters geldiği için de öldürmekten geri durmamistir. Konuyu bu yönüyle irdelemen gerekli. Yazdıklarını kayıt altına al. Zaman içinde kendindeki gelişmeyi göreceksin. Yazın güzel, daha da güzellerini yazacagina inaniyorum. Zaman zaman gorusur konuşuruz. İyi akşamlar diliyorum.

  2. Arif Akçıllar avatarı
    Arif Akçıllar

    Emre’ciğim kıymetli yazılarını zevkle ve aydınlanarak okuyorum. Yolun açık olsun emeğine sağlık

  3. Tolga avatarı
    Tolga

    Çok kıymetli konulara ve insanlara dokunuyorsun İnan keyif ile okuyorum keşke gemliğimizde herkes okuma kültürüne yakın olsa yolun açık olsun Kardeşim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir